29 Aralık 2011 Perşembe

Gördüğünüz ilk 3 kelime 2012'de sizin olsun :)



Ben heyecan,dostluk,aşk kelimelerini gördüm. Bir de siz bakın :) 

18 Aralık 2011 Pazar

Hayat çok tuaf

Bazen birinden hoşlanırsın, hatta sevmeye felan başlarsın, hatta baya baya seversin yani. Sonra olmaz o iş onu unutmaya çalışırsın. Unutmak için bir sürü şey yaparsın, başkalarına yazarsın, kendi kendine onu kötülersin, her gün tamam bitti falan dersin ama nerdeee.. Bitmez o.
Sonra bir gün çıkar o bir şey yapar.. Belki çok saçma sapan bir şeydir ama sen ondan soğursun.
Bu hiç adil bir şey değil ama. Sonuçta sen aylarca uğraştın unutmak için unutamadın, o tek bir hareketi ya da sözüyle unutturdu kendini. Adil mi ?
Sonuç olarak iyi ama.
Yani diyeceğim o ki; Bir insanı unutmaya çalışıyorsanız eğer, unutmanız gereken kişinin size yardım etmesi lazım (tabii fark etmeden) Öyle yani.
Ben bunları demeye gelmiştim.
Hadi görüşürüüüzzz :D:D

11 Aralık 2011 Pazar

Tamamen bir iç muhasebe yazısıdır :D

Selam blogcum. Şimdi kendime söveceğim sen de beni dinlemeyebilirsin. Ya da bi dakika lan sen dinlemek zorundasın.
Şimdi salak. Tutturdun o benim olsun o benim olsun diye. iki kere denedin, sonunda bir kere sen üzüldün bir kere o üzüldü. Ödeştiniz lan işte. Neyin teranesini yapıyorsun hala.
Yok arkadaş mıyız sevgili miyiz deyip duruyorsun. İkiniz de bir sevgili bir arkadaş gibi davranırsanız öyle olur lan tabi. Düzgün davransana sen. Arkadaşın gibi davransana lan o zaman. Neyin zoru lan bu ?
Amacın zaten pişman olduğunu görmek değil miydi ? Yalnız kalmasını görmek değil miydi. Tamam lan işte. Az da olsa görmedin mi pişman olduğunu, yalnız değil mi işte. Ne istiyorsun daha.
Niye hep hayırlısı olsun deyip dua ediyorsun da olmayınca üzülüyorsun lan o zaman. Anla artık hayırlı değil işte demek ki.
Etrafta başka erkek mi kalmadı ? Zaten adam çapkın, ne zaman ne yatığı belli değil. E sende öylesin. Nasıl anlaşmayı düşünüyorsun acaba ? Deli gibi kıskançsan nasıl çapkın olanla rahat, huzurlu olacaksın ?
İki güzel lafa kanacak, yelkenleri fora verecek kadar mı salak oldun lan ?
Hem bu çocuğu kendine zorla sevdiren sen değil miydin abi, şimdi de zorla vazgeç o zaman.
Arkadaş gibi davran arkadaş.
Zaten olmayacağını da biliyorsun.
Saçmala lan artık Allah aşkına, git ders çalış sınav senesi neler düşünüyorsun, her hafta depresyona girmeye değer mi manyak.. Git bir üniversiteye o zaman çıkar zaten inşallah o hiç yaşayamadığın aşk karşına. Aklını başına topla mal. Bu zamanlar geri gelmeyecek. ,
Saygılar..

10 Aralık 2011 Cumartesi

Küfür öğretsenize bana.

Kafam bok gibi bok.
Eğer aynı ortamda sizin sevdiğiniz biri, sizi seven başka biri varsa.
Bunun dışında sizin sevdiğiniz size sürekli ama sürekli çelişkili davranıyorsa,
Birbirinizi seviyor olsanız da bir araya gelmeniz imkansızsa,
Aynı zamanda o biri fazlaca da çapkın biriyse..
Aynı kafayı yaşıyor olabiliriz. Gelin içelim.

5 Aralık 2011 Pazartesi

Bir işareeet, bir işareet derken karşıma çıkan cümle ;
"Bazen vazgeçmek en doğru karardır." 
E ben susayım artık :D

Akış.

Bazen her şeyi akışına bırakmak lazım.
Düşünceyi durduracak bir şey bulunmuyor. 

3 Aralık 2011 Cumartesi

Hayal kurmuyorum.
Hayal kırıklığına uğramayacağım artık.

2 Aralık 2011 Cuma

Aşık olmak istiyorum ben ya.

Şu anda adını bile bilmediğim birisine.
Her halimle sevsin beni.
En çirkin haliyle ben aşk dolu olayım ona.
Mümkünse en çok sevdiği insan olayım, hatta abartıp ilk aşkı bile olmayı dileyebilirim.
Herkese karşı korusun beni.
Her dediğimi yapmasın.
Kavga edelim arada.
Kavganın en şiddetli halinde sarılalım sonra.
Mesajını beklerken, ellerim titresin.
Hep ya kaybedersem korkusu olsun içimde.
Onda da olsun.
Hiçbir eksikliğimi görmesin.
Dünya'daki onu en mutlu eden insan olabileyim.
Omzuna yattığımda her şey silinsin aklımdan.
Salt bir kalbim sadece.
Onun kalbinin sesini dinleyeyim.
Kıskanayım deli gibi ve kıskansın.
Sinir olsun ben başkasıyla konuşunca.
Anlatırken konuştuklarımı dinlesin.
Benden başka gözü kimseyi görmesin.
Şu anda hangi kızla konuşuyor acaba? demeyeyim.
Çünkü ; Bileyim bir tek benim o.
Ve bir tek onunum.
Ama uzun süre mesaj atmayınca merak edeyim ne oldu diye.
Deli gibi seveyim, deli gibi sevsin ve sonu olmasın ...

Buraya böyle bir şey yazacağım aklımın ucundan geçmezdi ama içimden geldi. Yazdım gitti.

1 Aralık 2011 Perşembe

Kıssasa kıssas

Bu kız akıllandı.
Kendi kafasını karıştırmıyor artık, bazı şeylerin olmayacağını, olamayacağını biliyor..
Ama karşı taraf biliyor mu tam emin değil, o yüzdeeen biraz da karşı tarafın kafasını karıştırma operasyonu yapıyor.

27 Kasım 2011 Pazar

Oldu, olacak, bekle olur.

Biri vardır, hoşlanırsın, o sana bir şey der umutlanırsın birkaç gün öyle gider..
Sonra aslında sana olanların başkasına olduğunu anlarsın..
Sonra yine bir şey der umutlanırsın,
Yine boşa çıkar..
Öyyle öylleee gider canlarım işte.
Sonra kanka falan olunur, yine aynı şeyler tekrarlanır..
Sonra bu kız kendine manyak mıyım lan ben ?  Niye takılıyorum ki u kadar der ve aklı başına gelir.
İşte burası dönüm noktası olur.
Bir daha da ümitlenmez öyle mal gibi.

25 Kasım 2011 Cuma

Tek çocuk olmak.

Merhabaa blogcum. Aldım kahvemi, taktım kulaklığımı geldim yine sana .
Ben tek çocuğum. Anlatayım sana biraz tek çocuk olmak nedir de öğren..
Tek çocuk olmak nedir ? 
Tek çocuk olmak;
Küçükken hep yalnız başına oyun oynamaktır,
Annenin babanın gözdesi olmaktır,
Kardeş, abla, abi olmadığı için arkadaşlarını, çevresindekilerini deli gibi sahiplenmekltir,
Yakın olduğu herkesten "sonuna kadar senin yanındayım" sözünü duymayı beklemektir,
Her şeyin senin olması ama onları paylaşacak hiç kimseyi bulamamaktır, ("paylaşmayı bilmez" sözüyle ters orantılıdır aslında)
Yanında kalmaları için, çevresindekilerin yanlışlarını yüzüne vuramamaktır,
Onları kaybetmekten deli gibi korkmaktır,
Kaybettiğinde tek olduğunun farkına varmaktır.
Arkanda bir zaman hiç kimsenin kalmayacağını bilmektir.
Ya annemle babama bir şey olursa korkusunu iliklerine kadar hissetmektir.
Hep yalnız başına ayağa kalkmayı bilmek demektir.
Kardeşi olanlardan daha güçlü, daha iradeli, daha sabırlı olmak demektir.
Bunların hiçbirini küçükken anlamayıp belli bir yaşa geldikten sonra anlamaktır.
Kısaca yalnız olmaktır tek çocuk olmak.

Tek iyi yanı; Annenle babanın bir tanesi olmaktır ve kanlı bıçaklı gibi kardeşleri gördüğünde en azından tek olduğum için yalnızım demektir.

23 Kasım 2011 Çarşamba

Tanınmazlık ülkesi.

Bazen beni kimsenin tanımadığı bir yere gitmek istiyorum.
Bağırayım, çağırayım rahat rahat.
Sokaklarda şarkı söyleyerek gezeyim.
Kim ne der diye düşünmeyeyim.
İçeyim, küfür edeyim, saçmalıyayım..
Şununla konuştum bununla küstüm derdim olmasın.
Kimse tanımıyor nasıl olsa.
Gerçekten öle bir şey olsa ne yapardım biliyor musunuz ? Yoldan geçenlerle dertleşirdim, onlarla konuşurdum, gülerdim.
Ama kimseyle çok yakın olmazdım.
Ertesi gün,
Hep bir "Sarhoştum hatırlamıyorum" kafasında olurdum.

21 Kasım 2011 Pazartesi

Başlarım böyle Secret'a.

Secret dediğim çekim yasası blog bakma öyle.
Birçok kişi görmüştür sitelerde falan bu çekim yasası olayını. Böyle bir şeyi düşününce gerçekleşir. İşte istediklerinizin olması için onu hayal edin olmuş gibi davranın falan deniyor bu yasanın açıklamasında. Siz evrenden isteyin evren de size versin deniliyor.
Neyse. Ben bir ara baya baya araştırıyorum bu konuyu. Kendi kendime de kızım herkes söylüyor, denemiş kesin doğru falan diyorum. Baya baya inanmaya başladım yani. Böyle hayal kuruyorum, istediklerimi olmuş gibi düşünüyorum falan.
Sonuç ne mi oldu? Yok anacım öyle çekim yasası falan. Hatta çok açık söylüyorum, ben neyin hayalini kurduysam hep tam tersi oldu. Neyi olmuş gibi düşündüysem de olmadı. İsteklerimi olmuş gibi düşünürken de yavaş yavaş şizofrenliğe kaymam cabası tabi.
Bir de böyle anlatırken işte her şey bizim elimizde, her şey düşüncelerimizde saklı olayı çıkıyor ortaya. Böyle insan küçük dağları ben yarattım havasına giriyor bir anda ( Tövbe yarabbim ).
Sonra kendime geldim. Manyak mıyım ben dedim. Olmuyor işte. Hem evrenden istemek nedir, evrenin yaratıcısı varken. Aç ellerini doğru düzgün dua et bakalım oluyor mu olmuyor mu dedim ve bıraktım bu işi. Daha da inanmam zaten.
Yanarım yanarım da 2 sene önce şu kitaba bayıldığım 19 TL'me yanarım.
Bir de insan bir süre sonra ben niye yapamıyorum, yapan nasıl yapıyor diye kendi kendini yemeye başlıyor. (Her şey bizim elimizde ya :D )
Yani siz siz olun inanmayım böyle şeylere bence. Ben denedir gördüm.
Çekim yasasını merak eden varsa, şuradan  bakabilirsiniz. Ama dediğim gibi böyle anlatırken çok güzel geliyor ama aman dikkat yani.

Hadi kaçtım ben. Daha gidip beynime mustakbel coğrafya bilgilerini sıkıştıracağım.
Düşünmekle de sınav kazanılmıyor işte. Alın size bir örnek  :D

19 Kasım 2011 Cumartesi

Beynimden yansıyanlar

Merhaba blogum uzun bir aradan sonra geldim yine.
İnsan böyle zamanlarda ailesinin değerini daha iyi anlıyor.. Nasıl ki böyle dediğim zamanlar? Anlatayım.
Hiç kimseye güvenemediğimiz zamanlar.
Siz hiç iki küs insanı barıştırmak için çok uğraştınız mı ? Uğraşmayın. Eğer uğraştıysanız da bu cümleden sonra ne diyeceğimi tahmin edebiliyorsunuzdur. Uğraşırsanız, onlar barışır dışlanan siz olursunuz.
Çevrenizde hiç kavgalı iki kişi var mı ? Varsa iki taraftan da olmayın. Çünkü; Hangi tarafta olursanız olun, sonucu yine bir önceki paragraf gibi olur. Onlar barışır siz dışlanırsınız.
Ben şu ana kadar herkesle iyi geçinmeye çalıştım. Ne kadar çok dost, o kadar çok mutluluk dedim hep. Yanlış
Ne kadar çok dostunuz varsa o kadar çok başımız ağrıyacak demektir. Hele bunlar nankör, bencil dostlarsa.. Biri biriyle küser, sende konuşma derler. Birinin hareketlerini yanlış bulursunuz uyarırsanız o kişi size terslenir. Uyarmazsanız diğerleri çıkıp göz yumuyorsun der. Bize neyse milletten.
Birine çok yakın olursunuz, çok severseniz. Sonra bi bakarsanız o birisi size çoktaan sırtını dömüş.
Zaten kiminle çok yakınsak, onunla çok uzak olmayı göze almışız demektir
Herkes çıkıp sizi uyarır. Yanlış insanlarla takılma! Denir. Eeee.. bunu söyleyenin doğru kişi olduğuna nasıl emin olacağız? Ki o da doğru kişi değildir zaten.
Yani burda ne diyorum biliyor musunuz? "Nerde çokluk orda bokluk" diyorum.
Gerçekten bu ara yalnız takılmayı istiyorum.
Kimseye sırt dönmeden, kimseyle de çok yakın olmadan..
Kimseye dert anlatmadan, kimsenin de derdini dinlemeden..
Yani tek kişilik hayatıma bir kişilik daha yer açmıyorum şimdilik arkadaş açısından..
Çünkü; Yorgunum ben.
O yüzden rahat olmak istiyorum biraz, birazcık..

27 Ekim 2011 Perşembe

Günler geçiyor..

Türkçe, tarih, coğrafya, matematik, psikoloji felsefe..
Test, tarama, deneme..
Günler böyle geçiyor.
Havalar da garip bir öyle bir böyle.
Ama çok kötü bir şey yok çok şükür :)

25 Ekim 2011 Salı

Hevesim kırıldı.

Yıllardır deli gibi öğretmen olmak istiyordum ben ama artık korkuyorum..
Sınavı falan kazanmayı geçtim artık. Okuduktan sonra ne olacağım diye düşünmeye başladım.
O yüzden ders çalışma azmimde yine bir düşme oldu.
Kitap açmak, tek bir tane soru çözmek istemiyordum ki dershanenin ilk başlarında günde 300 soruya yakın çözüyordum..

Dün çok güzel bir gün geçirdim.
Arkadaşlarımın yanındaydım bütün gün.
Güldüm, eğlendim, kendimi değerli hissettim.

Akşam yanıma gelen arkadaşımın bir haberiyle buruldum biraz.
Burulmak değil aslında da, ne bileyim.
"Şu kızla konuuyormuş" dedi.
Yok yok öyle içim falan acımadı da. Değişik bir şey işte.

Elimde iki tane değerli kitap.
Çok sevdim ben kitaplarımı.

Şimdi gidip ders çalışmam gerekiyor blog.
Yarın taramaya girmem gerekiyor..
Gerekiyor da gerekiyor işte.

Şu dengesiz ruh halimden de nefret ediyorum.
Yarım saat önce çok iyiyken şimdi durduk yere kafam bozuluyor.
Amaaaan.
Hadi gidiyorum.

22 Ekim 2011 Cumartesi

Merhaba  blogcum.
Yine sıkıldım siyahtan. Ben zaten siyah sevmem ki.
Kalkıp ders çalışmam gerekiyor şu anda.. Tekrar yapmam gerekiyor.. Anlamadığım matematik konularını anlayıp test çözmem gerekiyor ama hiç halim yok bugün.
Bu sene sınavı kazanmam lazım.
Zaten her puanımı sorana verdiğim cevap karşısında "Aaa sen niye gitmedin ki bir yerlere o zaman rahat rahat yerleşirsin" laflarını duymaktan sıkıldım. Gitmedim lan işte istediğim yer olmadı gitmedim.
Neyse.
Gidiyorum ben tembellik yapmaya.
Hoşça kal blog.

21 Ekim 2011 Cuma

"Sağır ediyorsa sessizlik ve kör ediyorsa aydınlık, sadece sana görünen ve kimseleri inandıramadığın bir hayalet gibi yanı başında oturuyorsa yalnızlık, bu gece .. Hep aynı saatte kapıyı çalan bir düşman gibi bekliyorsa seni ve canına kastedecek bir kılıç gibi sallanıyorsa tepende , unutabilmek için hepsini, biraz uyu"


Cem Adrian. 

Uyumak güzeldir, kendi irademizle olduğu sürece :) 

16 Ekim 2011 Pazar

İnsan hep yalnız aslında.

Bazen sadece sığınacak bir liman arıyorum. Buluyorum da ama benden önce o limana sığınan da çok olmuş. Sığınanlardan birine bağlanmış meğer liman da. Gitse de gemi gözü hep denizdeymiş. Yapacak bir şey yok.
Arkadaşlık daha da beter durumda. Vahim bir yol izliyor. Siz kimin arasını yapsanız o kalkıp size sırt dönüyor.. Biz herkese yetişmeye çalışırken kendimizi unutuyoruz. Sonra da bir bakıyoruz bize kimse kalmamış. Kendime dönüp bazen; Millete verdiğin değeri kendine verseydin şimdi böyle olmazdı diyorum.
Geçen sene çok şey yaşadım ben bu arkadaşlık olaylarından. Aslında en iyisi kimseyle çok yakın olmamak sanırım, en iyisi günü birlik arkadaşlıklar. Çünkü bu devirde artık dost, arkadaş demek , gelecekteki düşmanın demek oluyor. İstisnalar tabii ki var ama artık çok az.
En iyisi insanın ailesine sarılması. Sıkı sıkı. gerçekten annemle, babamdan başka hiç ama hiç kimseye güvenmiyorum.
Bazen Allah'a dua ediyorum,bana birisini göndersin diye. Ama sonra.. Ya ona da güvencim boşuna çıkarsa ?
Allah annemi, babamı başımdan eksik etmesin.

Kendi değerlerinden herhangi bir insan uğruna vazgeçtiysen,
O insana dönüp iyice bak:
O insan artık ya her şeyindir ya hiçbir şeyin..

*P. Auster

15 Ekim 2011 Cumartesi

Soğuk.

Kışı hiç sevmiyorum. Üşüyorum.
Üşürken bir şey de yapamıyorum.
Hava hep kapalı. Akşam mı sabah mı belli değil.
Duş almaya da üşeniyorum kışın.
Bir de doğal gaz faturalarına zam geldi.
Yok abi yok hiç sevmiyorum.

13 Ekim 2011 Perşembe

Hayal kırıklığına uğramamak için hayal kurmamak.

Arkadaşım benim için bir sürpriz hazırlamıştı.
Birlikte çok sevdiğimiz birinin programına gidecektik. Yer ayarlamıştı ikimiz için.
Eğlenecektik, daha bir sürü şey..
Üstelik bu sürprizi doğum günüm için hazırlamıştı. Hediye olarak.
Ama babam faktörünü unutmuştuk.
Gayet güzel hayal kurarken babamı hiç düşünmedik.
Ve sonuç olarak izin alamadım. Benim yerime başkasıyla gidecek şimdi.
Tek karda olduğum yön; Onun benim için neler yapabileceğini, ne kadar değer verdiğini görmem oldu.
Gerçi bu da yetti bana ama ..

Şu an düşünüyorum;
Acaba insan hayal kırıklılığına uğramaması için hayal kurmaması mı gerekiyor ?
Peki böyle ne kadar gider ki ?
İnsan hayal kurmadan yaşayamaz ki..

10 Ekim 2011 Pazartesi

Beni kütüphaneye gömün.

9 Ekim 2011 Pazar

Buraya her gün yağmur yağıyor.
Ama benden başka herkes belirli günler de yağdığını zannediyor.
Hayır.
Yağmur hep burada, benimle :)